Yalın 6 Sigma, ülkemizde 20 yılı aşkın süredir özellikle üretim sektöründe kaliteyi artırmak, maliyetleri düşürmek ve verimliliği yükseltmek amacıyla kullanılan güçlü bir iyileştirme metodolojisidir. İlk olarak 1980’lerde ABD'de General Electric ve Motorola gibi firmalar tarafından yaygınlaştırılan bu yaklaşım, zamanla Japonya, Avrupa ve ardından Türkiye'deki büyük üretim firmalarının da dikkatini çekmiş ve uygulama alanı bulmuştur. Ülkemizde özellikle otomotiv, beyaz eşya, gıda ve ilaç sektörlerinde erken dönem örneklerine rastlamak mümkündür. Bu firmaların birçoğu, sistematik problem çözme tekniklerini kültürlerine entegre ederek rekabet avantajı elde etmiş, hatta global ölçekte başarı hikâyeleri yazmıştır.
Ancak ne yazık ki, aradan geçen zamana ve sayısız uygulamaya rağmen, bugün hâlâ birçok kuruluşun Yalın 6 Sigma’ya nasıl başlanacağı, hangi amaçlarla yola çıkılması gerektiği ve bu sürecin kurum kültürüne nasıl yerleştirileceği konularında net bir bilgi ve stratejiye sahip olmadığı gözlemlenmektedir. Süreçlerin olgunluk seviyesi analiz edilmeden, yalnızca bir "moda" ya da "trend" olarak bu yolculuğa çıkılması; eğitim satın alımlarının operasyonel ihtiyaçlar yerine bireysel beklentilere göre yapılması ve sistemin sadece sertifikasyon düzeyinde kalması, ne yazık ki bu güçlü aracın potansiyelini tam olarak ortaya koyamamasına neden olmaktadır.
Geçmişte pek çok örnekte şahit olduk:
• Üretim hattında ciddi kalite problemleri yaşanmasına rağmen, yalnızca "Yeşil Kuşak sertifikası" alınmasıyla bu sorunların çözülebileceği sanıldı.
• Süreçlerin ölçüm altyapısı olmadan, veri analizine dayanmayan projelere başlandı.
• Eğitim sonrası destek mekanizmaları kurulmadı; koçluk, proje takibi ve yönetsel sahiplik eksik bırakıldı.
• Üst yönetim süreci yalnızca “eğitim alındı mı?” sorusuyla değerlendirdi, uygulamanın iş sonuçlarına etkisi göz ardı edildi.
Bu hatalı başlangıçlar sonucunda; proje dosyaları arşivlerde kaldı, motivasyon kayboldu, zaman ve bütçe boşa harcandı. Belki de daha da önemlisi, çalışanlar bu metodolojiye olan inançlarını yitirdi. Oysa Yalın 6 Sigma, doğru uygulandığında yalnızca operasyonel verimlilik değil, aynı zamanda çalışan yetkinliği, müşteri memnuniyeti ve stratejik uyum anlamında da kalıcı değerler yaratma potansiyeline sahiptir.
Bu yazı, işte tam da bu nedenle kaleme alınmıştır. Amacımız, hatalı başlangıçları bir nebze olsun engellemek; Yalın 6 Sigma’nın sadece bir eğitim programı değil, bir süreç kültürü olduğunu hatırlatmak ve kurumlarda sürdürülebilir, sonuç odaklı, katma değer yaratan uygulamaların sayısını artırmaktır.
Doğru sorularla başlamak, doğru kişilerle yürümek ve doğru hedeflerle yol almak mümkündür. Yeter ki bu yolculuk, bir “sertifika alma” arzusundan değil, kurumun gerçek ihtiyaçlarını karşılayan bir dönüşüm isteğinden doğsun.
YALIN 6 SİGMAYA BAŞLARKEN PDF İNDİR